Yazı İçeriği
Yazının son güncellemesi 6 Eylül 2024, güncellemeyi yapan Hekimsel.com
Salih Amel ve Doğruluk
Salih amel konusu daha çok dini konuşmalarda geçtiği için, konunun yalnızca dini ilgilendirdiği gibi bir düşünce oluşmuştur. Dinin, yalnızca dini işlerle ilgili olduğu düşüncesinin oluşmuş olmasındaki gibi. Bu durumun bir başka nedeni de “salih amel” kavramının Arapça kökenli sözcüklerden oluşmuş olmasıdır. Çünkü, çoğu kişi salih amel kavramının Türkçesinin ne olduğunu bilemiyor. Bu yazıda işini, günlük yaşamda çoğunluğun onayladığı biçimde yapmanın “salih amel” kavramıyla ilişkisinden söz etmek istiyorum.
İş Kolları
Yeryüzünde yaşayan her kişinin yaşayabilmek için kimi gereksinimlerini karşılayabilmesi gerekmektedir. Bu yüzden de insanların olanaklarınca çalışmaları gerekmektedir. Tüm yeryüzünde, kişilerin çalışmalarının belli kurallar altında gerçekleştirilmesiyle “iş kolları” ortaya çıkmıştır. Tüm iş kolları, öncelikle o iş kolu üyesinin geçimini karşılamaya yönelik olarak uygulanmaktadır. Sonrasında ise toplumun gereksinimlerini en iyi biçimde karşılayabilmek gelmektedir. İşini yapan kişilerin birincil amacı kendi geçimini sağlamaktır.
İş Kollarındaki Kurallar
İş kolların üyelerinin topluma yaptıkları görevlerin karşılığında ödeme almaları çalışanların en doğal hakkıdır. Ayrıca, topluma yapılan görevlerin nitelikli olması da toplumun en temel hakkıdır. İş kolundan iş koluna değişebilen ancak genelde yapılan görevlerin niteliğinin belli düzeyde tutulabilmesini sağlayabilmek için her iş kolunun kendi iç kuralları vardır.
Her iş kolunda ortak olan kurallardan biri de işini doğru yapmaktır. Bu durumu herkes onaylasa da uygulamaya gelince işler değişebilmektedir. İşin niteliğini olumsuz etkileyen değişikliklerin bilinçli yapılması işi yaparken yalan söylenmesi anlamına gelir. Bu durum, toplum içinde büyük sorunlara yol açar.
Doğruyu Mu Savunmak İstersiniz, Yalanı Mı?
Çoğu zaman yalanın işlerimizi kolaylaştırdığını düşünsek de gerçekte yalandan dolayı oluşan geri dönümler işimizi daha da güçleştirir.
Doğruyu savunduğunuzda da işinizin uzadığını düşünseniz de doğruyu savunduğunuz her durumdan aslında haz duyarsınız. Ama, yalan söylerken veya söylediğiniz bir yalanı savunurken bu tür bir haz duyamazsınız ve yalandan sonra da vicdanınız sürekli olarak sizi meşgul eder. Bu meşguliyet ise başta uyku bozuklukları olmak üzere bir çok hastalığa davetiye çıkarır.
Meslekler her zaman doğru işi dürüst şekilde yapmayı öngörür. En doğru ve en dürüst çalışanlarda mesleklerinde üst seviyelere çıkar.
Din ve Doğruluk
Dinde de doğru olmak dini esaslardan biridir. İslam dini için konuşacak olursak, İslam dinine uyan kişinin yani müslümanın her açıdan doğru olması gerekmektedir. Bu gerekliliğin sağlanması için kendinizi bütünüyle dine adamış bir insan olmanıza gerek yoktur. Yani, her durumdaki her seviyedeki müslüman için aynı şart geçerlidir. Ben namaz kılamıyorum veya ben oruç tutamıyorum yalan söyleyebilirim veya ben daha Hacc’a gitmedim yalan söyleyebilirim gibi bir durum yoktur.
Dindeki Doğruluğun Mesleğe Yansıyabilmesi
Müslümanın her açıdan doğru olması müslümanın yaptığı mesleği de olumlu olarak etkilemelidir elbette. Ama, bu durum kişinin uygulama özgürlüğüne(!) takılmaktadır genellikle günümüzde. Ancak, durumun böyle olabilmesi müslümanın yaptığı mesleği uygulamasındaki sorumluluğunu kaldırmamaktadır. Sorumluluğun olduğu her durumun sonucunda ödül veya ceza vardır.
Bir hekimin işini her açıdan doğru yapması aynı zamanda dini bir gerekliliktir, aslında. Mesela, bir hekimin hastasına yalan söylemesi hem insani değerlere hem mesleki etik değerlere hem de dini değerlere ters düşmekteyken bu konuda ısrar eden bir hekimin iyi niyetinden elbette bahsedilemez.
Tam tersi durumlarla da hekimler sıkça karşılaşabilmektedirler. Buna örnek olarak da hekimden yalan söylemesinin talep edilmesini gösterebiliriz. Bu yalan ısmarlamasının elbette seviyeleri farklı farklı olabilmektedir. Ismarlanan yalanın sıklığı sıradanlığıyla doğru orantılı olmakla birlikte, yalanın sıradışı ve özelliğinin farklı olması ise yalanın sıklığını azaltabilmektedir. Yani, günümüzde ne yazık ki sıradanlaşma meyline girmiş istirahat raporlarının hasta olmayan kişiler tarafından talep edilmesini bir çok kişi normal olarak karşılayabilmekte ve bu tarz talepler gün geçtikçe daha fazla görülebilmektedir. Bu talepleri ancak işini doğru yapan, hırsızlığa, yalana karşı durabilen, emeğe ve emekçiye sahip çıkan, salih amel sahibi insanların (dikkat ederseniz toplumun farklı kesimlerinin farklı olarak adlandırabildiği ama temelinde doğruluk bulunan kavramlara sahip olan bireyleri buraya sıraladım.) dirayetli duruşları yok edebilecekken, bu taleplerin günümüzde artıyor olması “nerede hata yapıyoruz ?” sorusunu bize düşündürmeli.
Hekimlerin, mesleklerini yaparken mesleki etik ilkelere ve kanunlara uymaları gerekmekteyken, hekimlerden talep edilen kanun dışı taleplere ise talep edenler “kimin haberi olacak ki?” şeklinde kılıf uydurmaya da çalışabilmektedirler. Ancak, her açıdan doğru olmak zorunda olan müslüman kişi elbette bu tarz taleplere asla meyletmiyecekdir. Ayrıca, her açıdan doğru olan müslüman kişi, başka bir hekimden talep edildiği halde onun vermediği sahte raporu da “Onda Allah korkusu yokmuş” diyerek verme yoluna da gitmeyecektir.
Dikkat ederseniz, hekimin mesleki sorumluluğundan bahsederken, doğru teşhis, doğru tedavi, doğru ilaç konusuna giremedim bile. Çünkü, ne yazık ki, sahte evrak, usulsüz rapor gibi konulardaki talepler çok daha fazla bir oranda karşımıza çıkmaktadır. İşin kötü tarafı ise bu talepleri talep eden kişi bunun yanlış bir durum olduğunu düşünmemesi, talep edilen kişinin de bazen bu konuda düşünmemeyi yeğleyerek kolaya kaçma yolunu tercih edebilmesidir.
Salih Amel’in Anlamı Tam Olarak Nedir?
Salih amel sahibi olan insan, diye bahsettiğimiz kelimeler bütününü ne yazık ki sadece dini bir terim olarak gördüğümüz için ve dini de hayatımızdan uzak tuttuğumuz için bu kelimenin anlamını hayatımızda, işimize uygulamaktan da uzak kaldık. Amel, yapılan işi; salih ise kişinin kurallara uygun, iyi hareketlerini temsil ettiğine göre salih amel sahibi olan insan kanunlara, kurallara uyan, usulüne uygun hareket eden kişi olmaktadır. Yani, yaptıkları işi doğru yapan kişiler demektir.
Salih Amel Sahibi Olabilmek İçin Düşünmemiz Şart
Yani, Allah rızası için yalan söylediğini düşünen kişi bir hekimse düzenlediği sahte veya usulsüz evrakla salih amel sahibi bir kimse olmuyor. Yani, Allah bu kişinin yaptığı işten razı olmuyor. Kanunlar önünde de suçlu olan bu kişi o zaman neden yalan söyleme yoluna gidiyor ki?
Bence, bunun cevabı yeterince düşünmemek ve kolaya kaçmak. Kafamızı deve kuşu gibi toprağa gömmek.
Her aşamada doğru olmak kişinin hem dini açıdan hem de hukuki açıdan en önemli vazifelerindendir. Kendi zararımıza bile neden olacak olsa, doğrudan vazgeçmemiz gerekir. Bunu hayatımızın her anında uygulamamız gerekir. Dahası bu uygulamayı başta ailemiz olmak üzere, çevremizdeki herkese de yansıtmamız gerekir. Salih amel sahibi bir insan olmak için uğraşmamız ve bu durumu mesleğimizde de uygulamamız gerekmektedir. Bu şekilde salih meslek sahipleri de olabiliriz. Salih amel sahibi olan kişiler ayrıca, emek sahiplerinin emeklerini çalmazlar, sahiplenmezler ve emeğe de saygısızlık yapmazlar. Bir kişi kendisi düzeltmeye başladığında çevresindeki insanlarda da etkiler oluşturmaya başlar. Salih emel sahibi olan kişi bu bağlamda toplumların sahip olmak istedikleri özellikli kişilerdendir. Bu şekilde toplumlar daha çalışkan, adil ve refah seviyesi yüksek toplumlar haline gelirler.
Saygılarımla,