İyi Bir İnsan Olmak Mı, Doğru Bir İnsan Olmak Mı?

Amacımız iyi bir insan olmak mı yoksa doğru bir insan olmak mı?

(Last Updated On: 9 Mayıs 2023)

Toplumların amaçlarından biri de topluma yararlı iyi bireyler yetiştirmektir. Günümüzde, iyi sözcüğü topluma çoğu durumda içi boşaltılıp sunulmaktadır. Bunun nedenlerinden biri de işini doğru yanlış ayrımı olmadan bir an önce yaptırmış olmaktır. “İyi bir insan olmak mı, doğru bir insan olmak mı?” sorusu günümüzde bu nedenle anlamlı bir soru olmaktadır. Çünkü, içinden doğruluğun çekilip çıkartıldığı bir “iyilik” kavramıyla karşı karşıyayız. 

“İyi” Ne Demektir?

Tanıtım Alanı

İyi” sözcüğünün Türk Dil Kurumuna göre anlamı “istenilen, beğenilen nitelikleri taşıyan, beğenilecek biçimde olan, kötü karşıtı” biçimindedir.

“İyi İnsan” Ne Demektir?

İyi sözcüğünün tanımı yukarıdaki biçimde olduğuna göre, iyi birey kavramının tanımı şu biçimde olmalıdır. İyi insan; istenilen, beğenilen nitelikleri taşıyan, kötü karşıtı bireydir.  İyi birey, diğer kişilere, diğer yaşamlara, nesnelere kötü davranmayan, onları varlık nedenleri dışında kötü amaçlar için kullanmayan, varlıklarla etkileşiminde yapılması gerekeni, doğruyu tüm durumlarda uygulayan birey olmalıdır. Bu tanımda ve bu tanıma uyan iyi bireyde sorun yok. Sorun, iyi bir birey olmak adına “iyi insan” kavramını bizim nasıl değiştirdiğimiz ve uyguladığımız olmaktadır. 

“İyi insan” ve “iyilik” kavramlarının yaşama uygulamasında yapılan değişiklikleri, olayları özellikle irdelediğimizde kolaylıkla yakalayabiliyoruz. Ancak, bu tür uygulamalar doğal olarak günümüze özgü değil. İnsanlığın geçmişine bakıldığında, her dönemde uygulamada sorunların olduğu kolaylıkla görülmektedir. 

Toplumsal Baskı İle Biçimlenen “İyi Birey” Kavramı

Bütün bireylerin üzerinde iyi birey olma gerekliliği gibi toplumsal bir baskı var. Bu baskı, bütün toplumlarda var olan bir gereklilik olarak öne çıkmaktadır.  Tüm toplumlar iyi bireyler yetiştirmeye çalışmaktadırlar. Çünkü, topluma yararlı iyi bireyler yetiştirilebildiği kadar toplumlar ileriye gidebilecektir.

Bunun için bebekliğimizden başlayarak iyi birey olmamız yönünde yönlendirmeler yapılıyor. Bu yönlendirmeler, genelde iyilik yaparsan iyilik bulursun biçiminde karşılık bulmaya yönelik bilinç altı yönlendirmeler oluyor. Bu yönlendirmeler masallarda bile öne çıkıyor. Masal çağındayken, büyüklerimizin bize anlattığı masallar bizi topluma yararlı iyi insanlar biçimine dönüştürmeyi amaçlıyor. Ancak, bu dönüştürmeyi yaparken yalnızca iyi insan üretmeye çalışılan, tek yanlı bakış açılı, gerçek yaşamla çok da bağdaşmayan yaklaşımlar ortaya çıkıyor. Masallar da gerçek yaşamımızla bağdaşmayan öyküler, amaç çocuğun bilinç altına yerleştirmek diyebilirsiniz. Çok doğru söylersiniz. Ben de bunu söylüyorum. Çocuğun bilinçaltına ilerideki yaşamında kullanacağı bir bilgiyi yerleştirirken bunu çok özenli bir biçimde yapabilmeliyiz. Çünkü, yerleşen bu bilgiyi belki de ileride değiştirme yeteneğimiz olmayacak. Bu yüzden iyiliğe odaklanılmış masallarda işin özünün doğruluk olduğunu çocuğun bilinç altına yerleştirebilmeliyiz. Bir annenin ve babanın çocuğu için söylenebilecek, onları en fazla onurlandırabilecek söz, belki de “çocuğunuz çok iyi bir çocuk” tümcesidir. Bu nedenle çocuğun gerçekten iyi bir birey olabilmesi için doğruluk üzerine yapılandırılmış iyi birey olması gerekliliği vardır.

Bu biçimdeki bir toplumsal baskı ile yetişen bizler, bireylerin içinde iyilik ve kötülük kavramlarının her ikisinin de birlikte olduğunu ve bunların her dönem birbiriyle yarışarak baskın yan olmaya çalıştıklarının bilincindeyiz. Ancak, bu durum baskınlık savaşına bireylerin kendi çıkarları doğrultusunda etki etmediklerini göstermemektedir.

Aklımızı kullandığımızda istediğimiz yanın kazanan olmasını kolaylıkla sağlayabiliyoruz. Aklımızı kullanarak iyiliğin baskın olmasını sağlarız demedim. Bu ne demek? Bu işimize geldiğinde iyi yanın işimize geldiğinde kötü yanın baskı kurmasına aklımızla yol verebilmemiz demek. Ancak, bu durumda da özellikle kötü yanın baskın olmasına izin verdiğimizde topluma bunu nasıl anlatırız sorunu ortaya çıkabilmektedir.

Tanıtım Alanı

Bilinç Gücü

Yaptığımız bir kötülüğü topluma nasıl açıklarız? Us burada bizi şaşırtabilmektedir. Öyle ki yaptığımızı kötülükleri topluma iyilik olarak gösterebilmekteyiz. Bu bilinç gücü işte. Böylece yaptığımız kötülükleri de iyilik bölümüne yazdırarak toplumda parmakla gösterilen iyi insanın ta kendisi olabilmekteyiz ya da bunu amaçlayabilmekteyiz.

Bilinç gücü olarak nitelendirdiğim ve bireyi kötü birey olmak sıkıntısından kurtarabilen bu durum yalandır. Doğrudan ya da dolaylı olarak oluşturduğu, içinde bulunduğu ya da bir biçimde neden olduğu ve sonucunda kendisinin veya bir yakınının “kötü insan” olarak nitelendirilebileceği durumlardan kurtulmanın en kolay yolu, o an için, yalan söylemek olmaktadır.  Yalan söylemek, bu tür durumlar için, ne kadar kolay yol olarak nitelendirilse de geçici bir durumdur ve eninde sonunda yalan açığa çıkmaktadır. Yalanın her toplumda, kötü bir özellik olarak anıldığını belirtmeye gerek olmadığını düşünüyorum. Yalan söyleyerek belki de kurtulmaya çalıştığımız durumdan daha kötü duruma düşüyoruz.

Tüm toplumlar iyi insan yetiştirmeye çalışır demiştik, ancak amaç yalnızca iyi birey yetiştirmek olunca, özellikle içinden doğruluk kavramı çıkartılmış iyi birey yetiştirmek gibi yanlış bir sonuç da ortaya çıkabiliyor. Bireylerin birbirleriyle olan iletişimlerinde bu konuya özellikle dikkat etmeleri, karşılıklı yaşanabilecek sorunları daha en başından yok edebilecektir. Bunun için, toplumun bu konuda bilinçli olması ve doğruluğa tam destek verirken yalanı ve yalan söyleyeni her ortamda aşağılaması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü, hor görülmeyen yalanlar ve yalancılar, toplumdaki diğer insanlar için kötü örnek oluşturmaktadırlar. Ancak, yalanı dışlayarak doğruluğa ulaşabilir ve doğru insanlar yetiştirebiliriz. Doğruluktan taviz vermeyen insanlar da, topluma faydası olan iyi insanlar olarak toplumlarının daha ileri seviyelere gidebilmesini sağlarlar.

İyi İnsan Kavramı Kişiden Kişiye Değişir Mi?

Bize göre iyi insan diye başlamak zorunda kaldığım bu paragrafın sorumlusu da aslında biziz. Çünkü, ne yazık ki, bir çok kavramı olduğu gibi iyilik kavramını da kendimize göre değiştirmişiz. Bize göre iyilik, bir işi olabildiğince hızlı, kolay olarak ve usülune uygun olup olmadığına, doğru olup olmadığına bakmaya gerek duymadan yapabilmek olmuş. Ama bunlar olurken, olan bitende de bizim bir sorumluluğumuz olmamasını istiyoruz.  İşin yapılış aşamasında ya da bitmiş olunan durumunda doğru olması bizim için genellikle önemli olmayabilmektedir. Bu şekilde yapılan uygulamarla iyi bir insan olmak ne kadar mümkündür?  Başkalarına acı çektirerek haksız yere kazandığı paralarla bizim borcumuzu kapatan biri  bizim gözümüzde iyi bir insan olabilmektedir kolayca. Peki, gerçekten bu kişi iyi bir insan mıdır?

Doğruluğun İyi İnsan Kavramındaki Yeri

Evet, iyi insan tanımındaki eksik kısım doğruluk olmaktadır. Yani, bir insanın iyi bir insan olması için önce doğru bir insan olması gerekmektedir. İşine doğru başlayamayan insanın üretimi de doğru olmayacaktır. Çevremizde her ortamda gördüğümüz insanlarımız ne yazık ki çoğunlukla bu moddalar. Yani kendimizi aslında iyi sanıyoruz ama doğrulukla yapmadığımız her iş aslında bize ayrı sorumluluklar ve günahlar yüklüyor. Bu yüzden de toplumda bazı statülerimizi koruyabilmek için iyi bir insan olmak yerine, bireysel olarak önce doğru ve dürüst bir insan olmayı başararak iyi bir insan olmamız gerekmektedir.

Burada bir katil örneğini verebiliriz. Para karşılığı cinayet işleyen bir katili, belki işlediği cinayetten sonra evinde bebeği bekliyordur. Evine gidip ona babalık yapacak, onu sevip onunla oynayacaktır. Bu kişi, bebeğinin, çocuğunun, ailesinin gözünde gerçekten iyi bir insan olabilir. Ama, bir şeyleri ya yanlış anladığından ya da bilerek yanlış yaptığı için yapmış olduğu iyilikler onu bu hatalarına devam ettiği sürece iyi insan yapmayacaktır. Ailesinin de doğruları bildiği halde, ona iyi bir insan olduğunu belirtmesi de ayrı bir hata olacaktır. İçinde doğruluk olmayan iyi insan kavramının gerçeklikle bir bağlantısı yoktur.

Doğru İnsan Olabilmek

Tanıtım Alanı

Doğru ve doğruluktan yana bir insan olabilmek her şeyin başı aslında bu hayatta. Bu hayata gerçekten önem veriyorsak her yaptığımız yanlışın bizim hayatımızda başka yanlışlara yol açacağını kavrayabiliyorsak hatta yaptığımız bu yanlışların toplamının inancımız gereği sonraki hayatımızı da etkileyeceğini anlayabiliyorsak doğru yoldayız demektir. Bu hayata verdiğimiz önemin aslı da bu olmalıdır. Yani sonraki hayatımız.

Hangi Doğruyu Uygulayacağız?

İyilik kavramının kişiden kişiye, toplumdan topluma değişmesini engellemek için doğruluk kavramından faydalanarak, iyilik kavramını doğrulukla sınırlandırmaya çalıştık. Peki, doğruluk kavramı kişiden kişiye değişmiyor mu? Bu durumu nasıl çözeceğiz. Evet, ama bu durum zaten çözülmüş. Bizi yaratan yüce ALLAH’ımız, bize yüzde yüz doğru olan kelamını,  Peygamberimiz (S.A.V.) ile iletmiş. Bizim yapmamız gereken tek şey okumak. Okuyup hayatımıza uygulamak.

Sıhhatli Bir Hayat İçin Doğru Olabilmek

Doğru yaptığımız her iş ise doğru sonuçları bize verecektir. Doğrulukla çok daha rahat ve başı dik bir hayat bizi bekliyor olabilir. Yalan ve yanlışlarla dolu bir hayatta ise hep birilerini tanıma gayretimiz olur. Kazançlarımızı koruyabilmek için daha fazla harcama ve çalışma yapmak zoruında kalabiliriz. Dahası yanlışlarımızı kapatabilmek için çoğu zaman kendimizi farklı tanıtabilmek bile hem vücudumuzu hem beynimizi yorabilir. Gerçekten sohbeti bize hoş geldiği için değil de makamı mevkisi için yanaştığımız insanlar da bizden yeri ve zamanı gelince ailemizi tehlikeye sokabilecek, belki de hiç olmayacak şeyler isteyebileceklerdir. Bu kadar riske girmek bile insanın kalbini strese sokmaya yeterlidir. Yalan ve yanlış işler yapanlar, dışarıdan mutlu göründükleri halde gerçek hiç de böyle değildir çoğu zaman. Bunun asıl nedeni de bu anlattıklarımdır.

Tanıtım Alanı

Yanlışa Düşülen Durumlar Neden Fark Edilmez?

Peki, bu kadar yalan yanlışı insan yaparken neden bunları fark etmez.  Aslında fark etmez değil fark eder ama bazı temel kavramları öğrenirken daha en başta ailesinden öğrenirken uygulamalı olarak yanlış öğrenmiştir. Bu temel kavramlara ne yazık ki dini kavramlar da dahil olabilmektedir. En basitinden  diye lafın gelişi yalanı örnek vereceğim ama yalan başlı başına büyük ve çok zararlı bir konu. Bu konuyu bile bazı insanlar birilerine yardım(!)  etmek adına vicdanlarında normalleştirip doğru bir şey yaptıklarını düşünebilmektedirler.

Yanlışa düşmeyi kolaylaştıran bir diğer nedense yalanın işleri gerçekten daha kolay ve hızlı bir hale getiriyor olabilmesi. Yani, yalanla bir çok işlemi yok hükmüne getirerek amacınıza daha kolay varabiliyorsunuz. Yalan işlerimizi kolaylaştırıyor. Ama, yalan konusunda dikkat etmemiz gereken bir konu da yalanın sürekliliğe ihtiyaç duyuyor olması. Bugün söylediğimiz yalan bugünde kalmıyor. Bu yalanı, sonraki günlerde, aylarda ve hatta yıllarda da devam ettirmek gerekiyor çoğu zaman. Bu da beynimizi gerçekten yoruyor. Yalan her ne kadar işlerimizi kolaylaştırıyor görünse de yalanı devam ettirebilmek gerçekten insanı yoruyor ve yalanla ulaşılmış sonuçların da aslında hiçbir anlamı olmuyor.Yalanla ilgili olarak asıl unutmamız gerekense, biz ne kadar çabalarsak çabalayalım, eninde sonunda yalanımız çöküyor ve mutlaka ama mutlaka gerçekler ortaya çıkıyor.

İyi İnsan Olmaya Çalışırken Yanlışa Yönelme

İyi insan olmaya çalışmanın tek amaç olduğu ya da iyilik kavramının içinin doğruluğu terkederek boşaltıldığı durumlarda, iyi insan olmaya çalışırken yanlışa yönelen bir çok insan görmüşüzüdür. Hatta, bu olaylar bizim de başımıza gelmiştir. Çoğu zaman, iyilik yaptım kötülük buldum, bir daha iyilik yapmıyacağım gibi serzenişlerle sonuçlanır bu tür durumlar.

Doğru Olmayan Bazı İyi İnsan Örnekleri

İçinden doğruluğun çekilip alındığı bazı iyi insan örneklemelerini bu paragrfata yapmaya çalışacağım. Özellikle, sağlık alanından yani en iyi bildiğim ve her gün karşılaşabildiğim örnekleri burada paylaşacağım.

iyi bir İnsan olmak, örnek-1

Bazı insanlarımız iyilik denince hemen kendilerini öne atıyorlar. Öne atıyorlar ama bilinçsizce. Örenğin sağlık güvencesi olmayan bir kişi mi var. Hemen benim iyiliksever vatandaşım kişinin muayenesini muayene olan kendisiymiş gibi yaptırmaya çalışıyor ya da sürekli kullandığı ilacı varsa bunları kendi üzerine yazdırmaya çalışıyor.

Yukarıdaki örnekteki sözde iyilik yapmaya çalışan vatandaşımız ne yazık ki daha en baştan bazı bilgileri düzgün öğrenememiş, kul hakkını kavrayamamış bir vatandaşımız. Böyle bir durumda kanunlara, kişisel haklara aykırı ve yalanla dolanla iş yapmaya çalışarak iyilik yapmanın hiç bir anlamı ve faydası yoktur ne kişiye ne de topluma.

Bu örnekteki gibi iyilik yapmaya niyetlenen vatandaşımız güvencesi olmayan vatandaşımızın muayene ücretini ve ilaç ücretini kendisi cebinden karşılayarak hem iyiliğini yapmış olacak hem doğru yolu göstermiş olacak hem de kanunlara, kul hakkına riayet etmiş olacak ki iyilik gerçekten bir iyilik olsun.

Bu şekilde yapamayacak bir durumdaysa ve hala iyilik yapmak istiyorsa, doktoruna, eczacısına veya sivil toplum örgütlerine konuyu açıkca anlatarak doktorun, eczacının veya sivil toplum örgütlerinin kişinin muayene ve ilaç paralarını ödemesini talep edebilir. Tabii ki bu bir zorunluluk değil bir yardım talebidir. Talebin kabulu karşı tarafın tutumuna bağlıdır. Ama, bu doğru olan yoldur. Yoksa, hasta olmayan bir kişiye hastaymış gibi davranarak ilaç yazdırmak, hem kanuni hem de dini açıdan yalandır ve büyük hak kayıplarına yol açabilmektedir. Bu konuya azami dikkat göstermemiz ve hekimlerimizden bu yönde bir talepte bulunmamız icap eder. Ayrıca, bu şekilde işlem tesis eden hekimlerin yanlış yaptıklarını hatırlatmak isterim.

Sizin sağlık güvenceniz olmasa ve almanız gereken ilaçlarınızı böyle bir kişi yukarıda anlattığım şekilde kanunsuz, usulsüz bir şekilde yalanla, dolanla size temin etse ve bu şekildeki uygulamasıyla resmen devleti dolandırsa, devletin yardımına ihtiyacı olan bir çok kişinin kul hakkına girse ve siz de bu durumu bilseniz yine de bu kişiye iyi insan der misiniz?

Tanıtım Alanı

iyi bir insan olmak, örnek-2

İyi bir insan olmaya bir başka örnek daha vermek istiyorum. Sağlık nedeni dışında bir nedenle işe gitmek istemiyorsunuz. İş yeri de size izin vermiyor. Böyle bir durumda iyilik sever bir arkadaşınız da size bir hekime başvurup istirahat raporu almanızı öneriyor. Ama, elbette hasta olmadan hastaymış gibi görünmenizden bahsediyor. Böyle bir durumda siz bu arkadaşınıza sen ne kadar iyi bir arkadaşsın der misiniz? Yoksa, sen benim başımı belaya mı sokacaksın diye çıkışır mısınız? Karar sizin. Bu sorudaki karar, sizin yalandan dolandan dolayı alacağınız cezayı gösterecektir.

Ceza mı? Böyle bir durum da ceza mı var? Evet, kanunlar önünde de suç olan bu durum ayrıca dini açıdan da bir çok kul hakkına ve günaha girmenize neden olacaktır. Bu cezaları çekmeyi kabul edebiliyor musunuz? Dedim ya karar sizin. Ama vereceğiniz her yanlış karar hem size hem de topluma gerçekten olumsuz olarak geri dönüyor. Bunu hiç unutmamak dileğiyle iyi insan kavramını herkese rastgele kullanmayın.

İçinde doğru yaşama arzusu, doğruluk endişesi ve doğru hedefleri olmayan bir insandan iyi bir insan olmak kavramının anlamını anlamasını beklemeyin. İçinde doğruluk olmayan bir iyilik hareketi aslında iyi görünen kötülüktür. Unutmayın, iyi bir insan olmak için mutlaka ve mutlaka doğru bir insan olmak gerekir.

Saygılarımla.

Tanıtım Alanı

Bir yorum yapın.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ads Blocker Image Powered by Code Help Pro

!!! Tanıtım Engelleyici Uyarısı !!!

Tarayıcınızda tanıtım engelleyici kullanmaktasınız. Hekimsel.com giderlerini,  hekimsel.com üzerinden yayınlanan tanıtımlardan elde ettiği gelirlerle karşılamaktadır. Hekimsele  destek olmak için bu engelleyiciyi en azından hekimsel için kullanmayınız.

Scroll to Top
Tanıtım Alanı
Bağlantıyı kopyala